21 Ekim 2016 Cuma

ANNA KARENINA


Rus Edebiyatı okuma furyası, 90'ların çocukları arasında çılgınlık derecesindeydi. Rus yazarların kitaplarını okur okur ağlardık, Allahım o nasıl bir acı, nasıl bir dram, yemin ediyorum bizim İbrahim Tatlıses filmlerinden beterdi. Küçücük canımızla, merakla okurduk sanki sonuç değişecekmiş gibi, ama hikayenin kahramanları ya ölürdü, ya ayrılırdı, ya kürek cezasına çarptırılırdı. 
   Anna Karenina filmi, içime oturan filmlerden biri oldu. Film çok iyi bir film bence, kostümleri, müzikleri, farklı kurgusu, Keira Knightley'nin her zamanki başarılı performansı, Alicia Vikander'ın dünya sinemasına etkileyici bir giriş yapması, Aaron Johnson'ın... Ahh Aaron Johnson :))) Film çok güzeldi güzel olmasına ama filmin sonundaki o acı içime çöreklendi resmen. Ooo hadi ama spoiler sayılmaz bu, Anna Karenina kitabını herkes biliyor, 1453 Fetih filminin sonunda İstanbul'un Fatih tarafından fethedildiğini söylemek kadar spoiler olur bu, daha çok değil! :)) 
    Tolstoy, acaba gerçek bir hikayeden mi yola çıkmıştır kitabı yazarken yoksa tamamıyla kurgu mudur bilmiyorum ama bizim o masum kalplerimiz, kurgu da olsa dayanamaz ayrılıklara, ölümlere, bilumum acılara... Ay o kadın, Kont Vronsky diye diye öldü adi adam! :)) Kız bak yazarken sinirlendim :)) Sonunda çok üzüldüğüm filmleri hemen unutmayı tercih ediyorum, Anna Karenina aklıma geldikçe içimi sızlatacak ama hani beyaz perdenin önemli yapıtlarından biridir, izlemezseniz de benim gibi aklınız kalır belki, izleyin ve gerçek hayattaki Kont Vronsky'lerden uzak durun bacılarım :))

Kişisel Gelişemeyen Kız
21 Ekim 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder